GaleriGenel

II Mehmet Han Amasya da Yetişen Sultan

Dedesi Murad Hüdavendigâr’ın şehit düştüğü ve babası Bayezid Han’ın tahta çıktığı 1389’da dünyaya gelmiştir. Annesi Germiyanoğlu Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun’dur. Bütün şehzadeler gibi devrin en gözde alimlerinin elinde ye­tişti. Ahmed bin Muhammed Cezeri’den Arapça ile kıraat ilimle­rini, Sofi Bayezid namıyla meşhur olan İmamüddin Ali Çelebi’den diğer akli ve nakli ilimleri öğrendi. Bursa kadısı Koca Mah­mud Çelebi ve Molla Fenari’den Hanefi mezhebi fıkıh bilgilerini öğrenen Çelebi Mehmed, eniştesi Emir Sultan’dan da feyz aldı. Pembeye mail beyaz tenli, kara gözlü, kara kaşlı, gür sakallı, şahin bakışlı, açık alınlı, geniş göğüslü ve uzun kollu olup burun­ları hanedanın değişmez şeklini haizdi. Bedeni sporlarda fevkalade maharetliydi. Bünyesinin kuvveti ve mütenasipliği dolayısıyla Güreşçi Çelebi unvanı ile anılırdı. Azim ve irade sahibi, sözüne sadık, sabırlı, tedbirli ve ağırbaşlı idi. İleri görüşlülüğü sayesinde tehlikeli olabilecek olayları önce­den düşünerek hareket ederdi. Planlı ve programlı iş yapar ka­rarlarını süratle tatbik sahasına koyardı.

Ankara savaşına katıldığında henüz on dört yaşında idi. Sava­şın kaybedilmesi ile küçük yaşta büyük problemlerle karşı karşıya kaldı. Parçalanan devleti uzun mücadelelerden sonra tek elde birleştirdi. Anadolu’da dağılan birliği yeniden sağladı. Timur’un ihya et­tiği Anadolu beyliklerinden bir kısmını ortadan kaldırırken bir kıs­mını da tabi duruma getirdi. Bu özelliğinden dolayı Osmanlı dev­letinin ikinci kurucusu denilmiştir. Rumeli’de ise Türk nüfuzunu kuvvetlendirdi. Ömrünün tamamını savaşlarda geçiren bu kahraman hükümdar katıldığı yirmi dört muharebede kırk yara almıştır. Kendisinden nakledilen şu söz hayat hikayesini çok güzel ifade etmektedir: Çocuk yaşımda bunca belalar kim çektim, kimse çekmiş değildir. Ne yazık ki devleti eski haşmetine kavuşturmak için gece gündüz gayretle uğraşan bu Türk hakanı, henüz otuz iki yaşında iken hayata gözlerini kapadı.

Çelebi Mehmed siyasi başarılarının yanı sıra imar ve kültür fa­aliyetlerine de büyük önem vermiştir. Bursa, Edirne ve Amas­ya’da pek çok eser yaptırmıştır. Bursa’da Yeşil Camii adıyla ta­nınan mabedi gerek inşaatında kullanılan mermerlerin nadirliği gerekse onu süsleyen oymaların zarafeti itibariyle şehrin başlıca şaheserlerinden biridir. Bu caminin karşısına yüksekçe bir mev­kide kendi türbesini yaptırdı. Türbenin karşısına düşen medrese­si bugün müze haline getirilmiştir.Bunlardan başka Edirne’de Emir Süleyman tarafından inşası­na başlanan ve Musa Çelebi tarafından devam ettirilen Ulu Cami’nin tamamlanması ona nasip oldu. Bu Camiye vakıf olmak üzere Edirne’de ki bedesteni yaptırdı. Oğlu Şehzade Kasım bu caminin bahçesinde medfundur.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu